
Bazen gözlerinden oluk oluk akan akan yaşlarla fotoğraflara bakıyor. Acısı ilk günki gibi tazeleniyordu. İnsanlardan uzaklaşmıştı artık, çünkü herkes ona sıradan geliyor, sorgulayan, acıyan gözlerle bakıyordu. Adeta kendini insanların içinde soyutlanmış bir gölge gibi hissediyordu.Bunun olmasındansa yalnız kalmayı tercih ediyordu.Her günü aynı geçiyor, kahvesini alıp koltuğuna oturuyor ve tek dostu olan kitaplara sığınıyordu.
Onlarla nefes alıyor sanki onunla konuşurmuşcasına kitaplarıyla konuşuyordu.
En sevdiği yazar olan Sabahattin Ali’nin dizeleri yaşam kaynağı olmuştu. “Unutma Lola, hiçbir acı baki değiIdir. ÜfIersin geçer. BazıIarına biraz daha çok üfIemen gerekir, hepsi bu.”
Sahiden biraz daha üflese geçer miydi?