birliktelik
Kadim Dostum
 Vicdan azabı çekiyorsanız insansınızdır, demişler. Çektiğim onca vicdan azabına rağmen kendimi insan olarak hissetmeyişimin kaçıncı günü bugün?  Geçmişte ağzımdan çıkamayan kelimeler, yıllar sonra kendiliğinden dökülüveriyor kâğıda. Söyleyemediklerimin yıllanmış ağırlığıyla yazdığım bu kağıt eline geçtiğinde umarım sonuna kadar okur ve beni affedersin, kadim dostum.  Gecenin sessizliğine kapılmış, sokak lambasının cılız ışığıyla aydınlanan dar sokakta seni bırakarak arkasına bile bakmadan kaçan ben, kaçamamışım meğer. Yıllar sonra bile aynı yerde kalmış, işlemediğin bir cinayet yüzünden müebbet hapis cezası alan sana bakıyorum.  Şimdi hayallerinin çok ötesinde gecenin sızdığı hücrende, uğruna bir ömür verebileceğin babanı bulma amacından çok uzakta yıllar geçiriyorsun. Ben de soluduğum havanın her bir nefesinde erirken bu satırlara aktarıyorum senden çaldığım mutluluğu.  Bu mektubun sonuna geldiğinde senden çaldığım yılları, elinde, bir kağıt parçasında tuttuğunu anlayacaksın. O yüzdendir ki, kadim dostum, son cümlesine kadar okumanın ehemmiyeti büyük.  Dilerdim ki senden çaldığım yılların acısın  harflerle harmanlayabileyim. Şayet beni affedersen, affedebilirsen, şunu bilmeni istiyorum ki hissettiğim pişmanlığın yoğunluğu bu kağıda döküldüğü an bütün kelimeleri eritip, bitirecek kadar çok.  Gözlerimi kapattığımda gözkapaklarımda şekil buluyor yüzün ve yıllardır yüzünden silmek istediğim melankolik ifade. Silmek istedim fakat korku geç terk etti bedenimi. Her şey için geç kaldığımda yine sesin vardı kulaklarımda, babanı bulmak için bir ömür harcayabileceğini söyleyen sesin.  Kabilin sultanları Hasan ve Emir değildik belki. Biz bizdik, kardeşim.  Bütün suçumu itiraf edip hapis nöbetinin devralmadan yazıyorum bu mektubu.  Yine karanlık bir sokakta parmaklarım tattı kanın sıcaklığını. Kendimi polislerle çevrilmiş olarak bulduğumda, soluduğum hava bile seni resmediyordu bana. İkinci bir bedenin katili değildim, üstüme sinen şey bir yanlış anlaşılmanın hesaplarıydı. İtiraz etmedim. Eğer avukatım bu mektubu sana ulaştırabildiyse şuan bulunduğum hapishanenin neme bulanmış küf kokusunu hayal etmeni istiyorum. Cezamı çekiyorum, kadim dostum.  Sana bir söz vermiştim, ezkaza hayatını mahvetmeden önce verdiğim en net sözdü. Sonunda babanı buldum.  Sil yüzünden geçmişin geçmemişliğiyle takındığın melankoliyi. Yılları kazıdım, geçmişe daldım fakat sonunda buldum. Baban, yıllardır seninle olan baban. Şu an bulunduğun hapishanenin müdürü, senin baban.  Sen yıllarını kurban vermedin; bir talihsizlik, benim ihanetimden doğan karanlığın içinde boğulduğunu sanırken aslında doğuyordun. Beni affetmeni umuyorum, kardeşim. Mutlu olmanı umuyorum.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir