birliktelik
Öğrenciliğin En Maceralı Zamanı: Erasmus

Resim

 

Her üniversite öğrencisi öğrenim hayatı boyunca “Erasmus yapsam mı acaba?” sorusunu en az bir kez kendine sorar, bu fırsatı değerlendirmeyi aklından geçirir ancak yalnızca bazıları harekete geçer, bir kısmı için bu düşünme evresinde kalır. İşte ben bu evrede devreye girip düşüncenizi harekete geçirmenizi amaçlıyorum.

Öncelikle en sık karşılaştığım tepkilerden biri olan “Erasmus’un boşa geçen bir yıl olduğu kanısını” lütfen aklımızdan çıkaralım. “Oraya gidiyorsunuz da dil mi öğreniyorsunuz sanki? Üstelik bir senelik bir kayıp!” gibi söylemleri lütfen ciddiye almayalım. Erasmus tabi ki bir İngiliz düzeyinde İngilizce öğrenmeyi vadetmiyor. Zaten seçebileceğimiz ülkeler belli ve bu ülkelerin çoğunda ne yazık ki İngilizce konuşulmuyor. Tıpkı benim şu anda Erasmus yapmakta olduğum ülke olan Macaristan gibi. Ancak ben bu dil geliştirme konusunun tamamen kişiyle alakalı olduğuna inanmaktayım. Belki bulunduğunuz ülke şartlarında günlük hayatta markette, çarşıda pazarda İngilizce kullanamayacaksınız ancak sizin gibi Erasmus programıyla dünyanın dört bir tarafından gelen insanlarla ortak lisanınız olan İngilizce iletişiminizi sağlayacak. Erasmus’la ilgili yanılgıları çürütmek için size kendi serüvenimi anlatmaya başlayayım müsaadenizle…

Başta da bahsettiğim üzere bende de hep Erasmus yapmak düşüncesi mevcuttu. Benim düşüncemi harekete geçirmemde pek de bir rolüm yok aslında; sınava arkadaşım sayesinde girdim. Pek bir beklentim olmadan girdim çünkü sınavla ilgili en ufak bir fikrim yoktu. Erasmus sınavının ayrıntıları belki çoğunuz tarafından bilinmiyordur. Çok zor bir sınav olmamakla birlikte sınava girme koşulu en az 2.20 ortalama gerektirmekteydi (benim dönemimdeki ortalama koşulu). Her sene bu koşullar değişmekte olduğu için kesin bilgileri okulumuzun internet sayfasından almanızı öneririm. Sınavdan geçer notu aldıktan sonra (bu not da hemen hemen her sene değişmekte olduğundan net bir şey söyleyemeyeceğim) sıra ülke seçmeye geliyor ki bu aslında en önemli noktadır. Biz arkadaşımla Polonya’yı düşünmekteydik. Birçok Erasmus öğrencisi de gerek diğer ülkelere göre ucuz olması, gerekse bol öğrenci barındırması ve eğlenceli bir ülke olması sebeplerinden Polonya’yı tercih etmekteydi. Polonya fazla tercih edildiği için bahtımıza ikinci tercihimiz olan Macaristan çıktı. Şu an Polonya’yı da görmüş biri olarak karşılaştırma yaptığımda pek de bir fark görememekle beraber Macaristan’ın kesinlikle farklı bir büyüsü olduğunu söyleyebilirim. Tercihte bulunacak arkadaşlara Macaristan gibi bir seçeneği yabana atmamalarını rica ediyorum. Aslında Macaristan İngilizce bilen kişi sayısının pek az olduğu bir ülke. Zaten Avrupa’da bilindiği üzere yaşlı nesil fazla olduğundan ötürü marketlerin kasalarında bile 50 yaş üstü kadın çalışanlara rastlamak mümkün. Hal böyle olunca bizim de beden dilimiz bir hayli gelişti. Bu da Erasmus’un bir başka artısı sayılabilir herhalde. Şaka bir yana eğer Avusturya, İsveç ya da Belçika gibi seçenekleriniz varsa tabi ki “Macaristan’ı bunlara tercih etmelisiniz” demiyorum. Çünkü bu ülkelerde insanlar ana dilleri gibi İngilizce konuşmaktalar. Ancak Polonya ile Macaristan arasında çok da büyük bir farkı yok. Eğer Polonya ve Macaristan gibi İngilizce bilen insan sayısı az olan ülkelere Erasmus yapacaksanız ümitsizliğe kapılmayın. Çünkü gerçekten dil geliştirme işi size kalmış. Erasmus sürecini ders anlamında da verimli geçirirseniz diliniz zaten önemli oranda gelişecektir. Bir Avrupa ülkesinde bir yıl ya da bir dönem geçirmek, farklı milletlerden edineceğiniz arkadaşlar, kültürlere dair kitaplardan dahi öğrenemeyeceğiniz pek çok şey, gezeceğiniz Avrupa ülkeleri… Kulağa hoş geliyor değil mi?

Erasmus’un en zor kısmı belgelerinizi hazırlama dönemidir. Ne kadar zor olabilir ki demeyin! İnanın bütün işlemler sizinle birlikte ilerliyor bu aşamada. Erasmus ofisinin yüzlerce öğrenciyle aynı anda ilgilenmek zorunda olması sebebiyle belgelerinizi hazırlarken çok daha dikkatli olmanızı öneririm. Bu aşamada önceki yıllarda Erasmus yapmış arkadaşlarınızdan yardım almak sizin için daha iyi olacaktır. Onlarca belge hazırlanıyor,  “Yeter ya batsın Erasmus gitmiyorum!” raddesine kadar geliniyor ancak inanın ki bu belge hazırlama evresinden sonra “Hayatta yaptığım en güzel şey be!” diyeceğiniz bir döneme merhaba diyorsunuz. Uçağa binerken hissettikleriniz tarifsizdir. Sevdiklerinizden ayrılıp bambaşka bir dünyaya açılan bu kapıdan girmek aklınıza “Acaba yanlış mı yapıyorum?” gibi sorular getirebilir. O ilk anları bir kenara atalım bunlar hepimizin yaşadığı ve yaşayacağı şeyler. Şehre vardıktan sonra oryantasyon gelip çatar ve keşif haftanız da başlamış olur. Neler var neler yok, grubunuz nasıl, nasıl bir dönem olacak az çok kafanızda çizersiniz. İki dönem boyunca Erasmus yapmakta olan biri olarak farklı milletlerden insanlarla bizleri birleştiren unsurları keşfetmek inanın paha biçilemez. Burada İngilizcenizin süper olmasına gerek yok. “Kendimi anlatamam” gibi korkulara yer yok. Diğer Erasmus öğrencileri de tıpkı bizler gibi. Üstelik bizi birleştiren müzik, yemek gibi öğeler sayesinde dil konusundaki eksikler görünmez oluyor. Aynı mutfağı paylaştığımız Macar dostlarımızla yediğimiz yemekler, Litvanyalı arkadaşlarımızın bize özel yaptığı yöresel çorbaları tadarken alınan keyif inanın tarif edilemez. Ayrıca benim gibi sesi güzel ve gitarı konuşturan bir oda arkadaşınız varsa bir adım öndesiniz; Erasmus daha da keyifli hale geliyor. Bu arada bulunduğunuz ülkede sosyal medyada ESN (Erasmus Students Network)  adında bir Erasmus grubu oluyor ve o ağ aracılıyla etkinlikler sizlerle paylaşılıyor. Birçok mentor sizlere eşlik ediyor ve sorunlarınızla ilgileniyor. Bu etkinliklere örnek olarak bir bisiklet turumuzu anlatabilirim. İnanın yürüyerek çıkmak cesaretinde bulunamayacağım bir dağa bisikletle tırmandık. Macaristan Karadeniz’den daha yeşil ve dümdüz arazilere sahip ancak bu dağ bir istisnaydı sanırım. Doğal güzellikleriyle bu dağ kesinlikle görülmeye değerdi. Turumuz sırasında ufak bir kaza sonucu bisikletim kırıldı ve bir bisiklet fiyatı kadar para ödemem gerekti. Bir öğrenci için çok fazla olan bu para grup arkadaşlarım arasında hiç düşünülmeden bölüştürülüp denkleştirildi. Birlik olabilmek, grup halinde hareket edebilmek Erasmus’ta en önemli unsurlardan biridir. Bunu kötü bir hadiseyle de olsa görebilmek çok güzeldi. Macaristan’da etkinliklerimiz sürerken bir de arkadaş grubumuzla “Hazır vizeyi bulduk hadi bir Fransa yapalım!” diyerek ilk gezi planımıza oluşturduk ve bu grupla bir dönemde 9 ülke gezdik, çok şey öğrendik. Benim bu noktada deneyimlerimden yola çıkarak size tavsiyem az kişiyle yola çıkmanızdır. Döndükten sonra keşkelerle karşılaşmamanız için doyasıya gezin, doyasıya eğlenin. Zaten göreceksiniz siz istemeseniz de eğlence sizi bulacaktır.

Biraz da derslerden bahsedeyim eğlence de bir yere kadar değil mi? Öncelikle KTÜ’de okuduğunuz bölümün Erasmus yapacağınız okulda olmaması ihtimaliyle karşılaşabilirsiniz. Mesela benim gibi kamu yönetimi okuyanlar için Avrupa’daki okulunuzda bölümünüz Uluslararası İlişkiler olacak. Aldığınız dersler de tabi ki KTÜ’deki derslerinizle aynı olmayacak. Hatta kredinizi tamamlamanız için çok farklı dersler bile alabilirsiniz. Derslerimizin hepsi İngilizce olmakla birlikte hocalarımız da gayet iyi İngilizce konuşuyorlar. Ancak her okul için bu genellemeyi yapmak mümkün değil. Gitmeden önce okulunuzun eğitim diline bakmalısınız. Hocalarla ilgili genel olarak söyleyebileceğim şey, Erasmus öğrencilerine karşı fazlasıyla toleranslı olmalarıdır. “Türkçe sınavları zor yapıyorum bir de İngilizcesini düşünemiyorum” demeyin, inanın hocalar size iyi not alabilmeniz için fazlasıyla yardımcı oluyor. Bizi çoğu hocamız dönem sonu birer essayle değerlendirdi ancak sunum ve yazılı sınav yapan hocalarımız da mevcuttu. Aşırı devamsızlık yapmadığınız sürece hocalarınızın desteğini göreceğinizden emin olabilirsiniz.

Benim size tavsiyem Erasmus’a hakkını verecek olan arkadaşlarımızın öncelikle başvuruda bulunmasıdır. Gezi ruhuna sahip değilseniz, yurt odasında sosyal medyayla haşır neşir olacaksanız, Erasmus’un sizin için pek de doğru bir seçim olduğunu söyleyemem. “O ruh zaten bende!” diyorsanız tam bir Erasmus öğrencisisiniz demektir. Erasmus yapmadan önce pek çok kişiden tavsiye almış biri olarak daha önce bu programa katılıp pişman olmuş biriyle tanışmadım. “İyi ki yapmışım”, “keşke bir yıldan fazla kalabilsem” sözleri ise duyulması daha muhtemel cümleler. Son olarak hepinizi en yakın Erasmus sınavına davet ediyorum. Gönlünüzce bir Erasmus dileğiyle hoşçakalın.

GÖKÇEN SAKALOĞLU

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir