Hepimiz hayatımızın  daha başarılı geçmesi için bazı beklentiler içerisine gireriz. İsteklerimizin sınırı hiç olmaz. Sahip oldukça daha fazlasını isteriz. Peki bu isteklerimize ulaşmak  için neler yapıyoruz? Ne kadar güçlüyüz? Planlı çalışıyor muyuz? Vizyonumuz nedir? Başarıya ulaşmak için nasıl düşünce modelleri geliştiriyoruz? Hangi yöne gideceğimizi biliyor muyuz? Nitekim bireyin yönünü tespit edememesi tehlikeli bir süreçtir. Nereye gideceği belli olmayan kişiler gittikleri yoldan başka yollara saparlar. Bu insanlar rotasını bilmeyen kaptanlar gibidir. Belirsiz bir şekilde denizde dolaşıp dururlar. Denizin haşin dalgalarına  teslim olurlar. Sonra, büyük bir çalkantı içinde, küçük kurtarıcı bir kayık beklerler. Tek umutları dalgaları engelleyecek bir kürektir. Onlar, bilmezler, fırtınalardan korunmayı. Buz gibi sularda kayalara çarparlar. Siz de sert kayalara çarpıp zedelenmek istemiyorsanız, amaçlarınızı belirleyin... Eğer hala hayatınızın yönünü belirleyecek hayalleriniz, hedefleriniz yoksa, lütfen hemen bir kağıda önceliklerinizi yazın. Sizi  harekete geçirecek, gördükçe heyecanlandıracak özel bir köşeye asın. Ona günde belli aralıklarla bakın. Hayallerinize inanın, güvenin, tutunun. Eğer gerçekleşirse yaşayacağınız gururu düşünün. Mutluluğu hissedin. Başarınızı destekleyenlere kulak verin, onlara teşekkür edin. Yapamazsın diyenlere değil, o işi yapanlara bakın. Tüm ayrıntıları görmeye çalışın, ne kadar ayrıntılı düşünürseniz bir sonuca ulaşmak için o kadar güçlü olursunuz. Kaybetmekten korkmayın. Andre Gide 'İnsan kıyıyı gözden kaybetmeye cesaret etmedikçe, yeni okyanuslar keşfedemez.' diyor. Belki de bizi başarıya götüren yolun bir etmeni  de risk almaktır. Risk alabilmek için kendimizi çok iyi tanımamız gerekiyor. ''En çok ne yaparken mutlu oluyorum? Neden bu işi yapıyorum?'' gibi soruların cevapları aslında bize kimliğimizi veriyor. İşte tam bu noktada özgüven saklı. Eğer özgüven sahibi bir bireyseniz, kişisel özelliklerinize, değerlerinize tutunur, risk alırsınız. Eğer endişeleriniz, korkularınız varsa, belirsiz bir çizgideyseniz, risk sizi alır. Alır götürür, bilmediğiniz yerlere... Bana kalırsa, başarmak illa ki üniversite sınavında derece yapmak, okulun futbol takımına seçilmek, çok  önemli bir kurumda çalışmak, gözde bir alanda olmak değil. Tabi ki  alanlarında çok güzel adımlar bunlar... Ama bir insanın hayal kurması, ne istediğine karar vermesi, değerlerine tutunması, çabalaması; öncelikli başarısıdır. Ben buna gerçekten çok inanıyorum. Yirmili yaşlarda başarılı sayılabilecek bir üniversite öğrencisiyim. Buradaki başarıdan kastım şu değil: 'Okul birincisi değilim.Bölümüm de derecem de yok.' Ama içimde kendini her gün yenileyen bir enerji mevcut. İçimdeki bu heyecanla yaşamım boyunca beni başarılı kılacak, mutlu edecek, diğerlerinden farklı kılacak alanlarda çalışıyorum.Bunu sürekli olarak kendime hatırlatıyorum. Okuduğum kitaptan, takip ettiğim internet sitelerine; izlediğim filmlerden, gezdiğim yerlere; vakit geçirdiğim sohbet ettiğim insanlara kadar. Her sabah odamdan çıkarken aynaya bakıyorum. ''Bugün neredeyim?'' diye soruyorum. Yarın olduğunda yine aynı yerdeysem kızıyorum kendime. Enerjimi düzgün kullanamadım, bir günü kaybettim diye. Bir şeylere yürekten inanırsanız ve çaba gösterirseniz, aklınızın korkutucu oyunlarına kapılmazsanız ve konfor alanından çıkmaya da cesaret ederseniz başarabilirsiniz. Yeter ki istekli olun. Peşinde koşabileceğiniz hayalleriniz  ve hedefleriniz olsun. İmkansız diye bir şey yoktur. Kader dediğimiz şey öyle cilvelidir ki, bilemezsiniz, size ne zaman neler sunacağını. Hayal kurmaktan asla vazgeçmeyin.Hayalinizin meyvesini gerçeğiniz verecektir.